Kaç zamandır köşe yazısı yazmıyorum… İçimden yazmak da gelmiyor açıkçası…
Çünkü bütün Dünya insanlığının ağzının tadını, hayatlarının neşesini kaçırtan ve bozan bu çağın salgını: Covid-19 belası hepimizi olumsuz yönde etkiledi…
Yıllardır hayatın her konusu için kalem oynatan bize de bir haller oldu…
Bütün bir yılı maskeli, korumalı ve endişeli geçirdik ve de geçiriyoruz…
Özellikle son günlerde iyiden iyiye daha da artış gösteren korona virüsü eline tırpan almış Azrail görünümünde kapıları çalıyor, alacağını alıyor….
İnsanlık ve bilim şaşkın…
Bilim, aşı için aylardır laboratuarlara kapanmış harıl harıl bu illete karşı aşı bulmak için çalışıyor, kafa yoruyor…
Bütün ülkelerin birinci gündem maddesi insanlığın sağlığını topyükun tehdit eden bu virüs belası nasıl yok edilir, etkisiz hale getirilir onu düşünüyor şimdi…
Ve nitekim de halen deneme aşamasında olan birkaç çeşit aşıyı buldu bilim.
Bu hususta çaba gösterenlere alkış tutmak gerekiyor…
***
Yazın ortasında biraz sakinleşen korona virüsü son günlerde deyimi yerinde ise yeniden biçiyor canları…
Tek çare: Şu anda aşı gözüküyor…
Biran önce insanlık bulunan aşıları devreye alması gerekiyor ki kıyım dursun.
Kıyım diyorum çünkü bu yeni tür korona virüsü adeta insan kıyımı yapıyor…
Niye yapmasın ki, bir anlamda bu canavar sirüse zemin hazırlayan yine insanların kendileri..
Şu anda hükümet vakaların çok artması üzerine mecburen kısıtlamaya gitmiş durumunda. Yani okullar zaten kapalı, uzaktan eğitim görülüyor… hafta ortalarında gece sokağa çıkma yasağı var…
01-20 yaş altı grubu ile 65 yaş ve üzerindekiler için ise belirli saatlerde dışarı çıkma izinleri var geri kalan zaman bölümlerinde ise evdeler…
Haftasonları iki gün milletçe evlerimizdeyiz…
Ama gündüzleri herkes yine beraber…Uzun seyahatler, törenler, kalabalık bayram ziyaretleri, düğünler, taziyeler, plajlar ve toplu yapılan kışlık erzak hazırlıkları bu yıl yeni normal döneminde koronayı tekrar azdıran yegane sebepler oldu…
Aralık ayı içinde başlatılan yeni kısıtlamalarda gündüzleri,
Otobüsler kalabalık,
Trenler kalabalık,
Minibüsler kalabalık,
Pazarlar kalabalık,
Marketler kalabalık…
Camilerimiz açık ve özellikle Cuma namazlarında, Diyanetin (Evde kılınabilir) tavsiyesine rağmen yine tıklım tıklım olduğu görülüyor…
İl ve İlçe Hıfzıssıhha Kurulları istedikleri kurul kararlarını alsınlar, yine bu hususta dikkatsiz olunmaya devam ediliyor…
Dolayısıyla dikkatsizliğin sonucunu hastanelerde ve morglardaki yoğunluklardan daha net anlamış olmaktayız…
Korona virüsü etkinliği hususunda Dünya’da yedinci sıradayız ne yazık ki…
O yüzden bizim daha çok acele etmemiz lazım…
Peki aşı gelene kadar ne yapacağız?
(MASKE, MESAFE VE TEMİZLİĞE AZAMİ ÖLÇÜDE UYACAĞIZ…)
Aşı olana kadar başka şansımız yok…
Kalabalıkların sonucunu yukarıda belirttiğimiz yerlerde daha iyi görabiliyoruz…
***
{1] Son verilere gore, Küresel verilerde, ülke ülke 1 milyon kişi içinde Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sıralamasında 1. sırada Belçika görünüyor. Belçika’da; San Marino, Peru, İtalya, İspanya, Andorra, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Slovenya, Birleşik Krallık izliyor. Türkiye, Koronavirüs salgınında nüfusuna oranla yapılan sıralamada dünyada vaka sayısında 56., can kaybı sayısında 78. sırada yer alıyor. Mutlak rakamlarda ise Türkiye, vaka sayısında 8’inci, can kaybında ise 19’uncu sırada bulunuyor. 83 milyon nüfuslu Türkiye, demografik veriler dikkate alındığında 1 milyon 780 bin 673 vaka ile dünyada 56., 8 bin 130 ölüm ile 78. sırada bulunuyor.
Sadece tanı ve can kaybı sayılarının dikkate alındığı nispi olmayan mutlak rakamlarda ise Türkiye dünyada vaka sayısında 8’inci, ölüm sayısında da 19’uncu durumda görünüyor.
Vaka sayılarındaki mutlak sayı sıralamasında ilk 15 ülke şöyle:
- ABD
- Hindistan
- Brezilya
- Rusya
- Fransa
- Büyük Britanya
- İtalya
- Türkiye
- İspanya
- Arjantin
- Kolombiya
- Almanya
- Meksika
- Polonya
- İran
Ölüm sayılarındaki mutlak sayı sıralamasında ilk 15 ülke şöyle:
- ABD
- Brezilya
- Hindistan
- Meksika
- Birleşik Krallık
- İtalya
- Fransa
- İran
- İspanya
- Rusya
- Arjantin
- Kolombiya
- Peru
- Güney Afrika
- Polonya
***
Dünya’da aşı olayına gelince Covid-19’a karşı kaç çeşit aşı geliştirildi ve bulundu. Kasım ayı içinde İki Türk bilim insanı Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucusu olduğu BioNTech ile Pfizer işbirliğinde geliştirilen corona aşısı büyük heyecan uyandırdı.
Ardından zaten Rusya’nın Covid-19’a karşı kendi ürettiği Sputnik V aşısı büyük heyecan yarattı ve Ruslar şimdiden kendi insanlarını aşılamaya başladılar bile…
Akabinde Türkiye korona aşı tercihini Çin’in kendi ürettiği Sinovac isimli korona aşısından yana yaptığını açıklamıştı geçtiğimiz günlerde..
Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin menşeli Sinovac aşısının teslimatının birkaç gün içinde yapılacağını açıklamıştı.
Yani biz ülke olarak 50 milyon doz aşıyı Çin’den almış olacağız…
Peki, süreç nasıl işleyecek bu hususta. Bunu basına yansıyan bazı bilgi ve duyumlardan şöyle öğreniyoruz:
DW Türkçe’ye konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova, aldıkları duyumlara göre 10 milyon dozun aralık ayı sonuna dek geleceğini, her ay 10 ila 20 milyon doz olmak üzere mart ayına kadar 50 milyon dozun tamamlanacağını söylüyor.
Akova, “Siz 25 milyon kişiyi öyle birkaç günde aşılayamazsınız. Bu aşıların dağıtımının yapılması, kimlerin aşılanacağı, kimlere öncelik tanınacağı, onların nereye başvuracakları şeklinde bir organizasyona da ihtiyaç var. Dolayısıyla bir zaman dilimi içerisinde bu aşılama yapılacaktır. Onun için de ben bunun iyimser bir tahminle şubat sonu, mart başına kadar ancak tamamlanabileceğini düşünüyorum” diyor.
Konu ile ilgili sozcu.com.tr‘ye değerlendirmelerde bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da , *Eğer yüzde 90 koruyuculuğu olan bir aşı Türkiye’nin yüzde 66’sına yapılırsa o zaman gerçek bir salgın kontrolünden bahsedebiliriz. Bunun için de yani aşı ile bu işin kontrol edilebilmesi için gereken süre 1,5-2 senedir. Ancak bu sürede yeterli aşı üretilebilir ve dağıtılabilir. Eğer yüzde 90 koruyuculuğu olan bir aşı Türkiye’nin yüzde 66’sına yapılırsa o zaman gerçek bir salgın kontrolünden bahsedebiliriz. Bunun için de yani aşı ile bu işin kontrol edilebilmesi için gereken süre 1,5-2 senedir. Ancak bu sürede yeterli aşı üretilebilir ve dağıtılabilir.” Diyor.
Yukarıda da belirtiğimiz gibi şu anda tek care MMT (Maske+Mesafe+Temizlik) uygulaması ile sabırla ve çok dikkatle aşılanmayı beklemek…
Aşıların etkinliğine ve kalitesine gelince her geliştirilen aşı insanlığın iyiliği içindir. Bunun tereddüdü bile olmaz…
Korona ile savaşta bayağı mesafe alınıdı diyebilirim, aşı haberleri sevindirici ve umutlandırıcı.
Unutmayalim ki insanlık bu derece bir virüsü insanlık tarihinde pek görmedi. Bu virus başka virüslere benzemediğini 2020 yılı içinde daha net olarak bizlere gösterdi ve insanlık da bunu bizzat yaşayarak gördü…
İnsanlık bu belayı da yenecektir, ama lütfen kurallara riayet ve sabır gerekir.
SAĞLIKLA KALIN, SAĞLICAKLA KALIN!
{1] Kaynak: Dünya, Ajanslar)